Son dönemde Bleu-Blanc Akımı ve Çılgınlığı

Porselenin anavatanı bildiğimiz üzere Çin’dir.
Avrupa’nın porselen ile tanışması ise; Marco Polo’nun Çin gezisinin ardından yanına aldığı porselen parçalarını Avrupa’ya götürmesi sonucu başlar… Zamanla, İranlı sanatkarlar keşfetmiş oldukları ‘sır altı kobalt ‘ tekniği ile Çin’e rakip olur ve Çin’de bu tekniği uygulamaya başlarlar.

15.yy da üretilen mavi-beyaz Çin porselenlerinde İran’dan getirilmiş olan kobalt kullanılmıştır. Kısaca porselenin tarihine dokunmak istedim, çünkü bleu-blanc akımına kapılanlar arasında bende varım.

Son dönemde dillerden düşmeyen bleu-blanc terimi mavi-beyazın Fransızca şekli olup iç mekanlarda karşımıza sıkça çıkan sofra stili yaratırken, önüne geçemediğimiz şekilde görmek istediğimiz tonlar halini aldı.

Özellikle ahşap ile muhteşem uyumu sebebiyle Tekne/yat tasarımlarının bir parçası olan tonlar bizi marin etkisiyle buluşturuyor. İç mekanlardaki kullanımının yanı sıra, tarzımızı ve kimliğimizi daha kolay yansıtabileceğimiz bir alan olan sofralarımızda da mavi ve beyazı bir çok renk ve malzeme ile kombinleyebiliyoruz.

Masa örtülerimiz üzerine tercih ettiğimiz amerikan servislerimiz, büyük vazolarımızın içinde renkli çiçeklerimiz ile her mevsim görmekten keyif aldığımız mavi ve beyazın tonları bize huzur veriyor hiç şüphesiz.

Peki bleu – blanc akımına kapılmışken dozu ayarlayabiliyor muyuz? Takdir edersiniz ki desenlerinin yoğunluğu, koyu ve açık mavi tonları ile her birinin ayrı bir hikayesi var ve biz tüm porselenlerimizi aynı anda soframızda görmek istersek sonuç hüsran olabilir.

Bu sebepten hem porselenlerin dengeli şekilde ahenk içinde olmasına izin vermeliyiz, hem de soframızın midemize hizmet ederken gözlerimize de olan etkisini unutmamalıyız.

Çin‘deki porselen etkisi pek tabii Japonya ve Kore’de de izini gösteriyor. Japonya’da bulunduğum sıralarda porselen standlarının önünde abartısız saatlerimi harcıyordum. Çeşit çeşit desenler renkler kombinlenmeye hazır beni bekliyorlardı. Her gün daha da artan porselen tutkumun Türkiye’ye döndüğümde valizleri açarken, ne denli tavan yaptığını anlamış oldum!

Yaşam detaylarıyla güzel detaylar kendi içlerinde bir uyum içinde olduğu zaman bütünde estetiği rahatlıkla yakalıyor.

Bleu-blanc detayların bu kadar sevilmesinin sebebi zarif çizgileri, desenleri ve yıllar öncesinde yakalanmış olan renk tonlarının birbiriyle uyumu. Birçok dünya markası da mobilya, ürün, hatta giysi tasarımlarında bleu-blanc etkisi altında ve bu etki uzun bir süre daha devam edecek gibi duruyor.